Günce

Günce
SAVAŞA KARŞI OL!

1 Haziran 2007 Cuma

Eğitim,Tabaka Değiştirmek Ve Üniversiteye Giriş Sınavı


Sanayileşme sonrası,ulus devlet , demokrasi gibi kavramların bir uzantısı olarak kabul edilen , toplumsal tabakalar arası geçişi olanaklı kılan, açık tabakalaşma sistemi alt ve orta tabakalarda yer alan sınıfların umudunun eğitim olanaklarına bağlanmasının temelinde yatan etken olarak kabul edilir . Tarihin daha önceki dönemlerinde görülen hiçbir şekilde doğduğun sınıfın dışına çıkmaya izin vermeyen sistemlerin kısıtlayıcılığı düşünüldüğünde , artık sınıf değiştirmenin özellikle eğitimle olanaklı hale gelmesi , alt ve orta sınıfların eğitimi bir kurtarıcı,daha iyi yaşamanın kapısını açan bir anahtar olarak görülmesini sağlamıştır. Söz konusu durum hemen her toplumda gözlenebilen bir sosyolojik gerçeklik olarak kabul edilmektedir.

Sözü edilen durum ülkemiz için de geçerlidir ve eğitim kurumunun sınıflarca algılanışı , iyi bir yaşam tarzı elde etmenin garantisi olmakla özdeşleşmiştir.Daha özelden bakıldığında bu özdeşleşmenin, ÖSS olarak bilinen,üniversite seçme ve yerleştirme sınavı özeline indirgendiği rahatlıkla gözlenebilir . Her yıl yüz binlerce gencin ve onların ailelerinin umut kapısı olarak gördükleri bu sınavın , temelde sınıf atlamanın bir yolu ya da sınıfını korumanın bir garantisi olarak algılandığı açıktır.

Bu yazı söz konusu algının bir zamanlar oldukça geçerli bir algı olmasına karşın,günümüzde gerçeklikle algılamanın denk düşmediğini göstermeyi amaçlamaktadır. Artık hiç de yabana atılmayacak bir ekonomik sektör olduğu herkesçe kabul edilmesi gereken üniversiteye hazırlama kurumları,özel derslere dökülen binlerce lira , bunun uzantısı olarak giderek artan yan sektörler (yayın kuruluşları,psikolojik destek ve güdüleme merkezleri)ciddi bir ekonomik kaynak gerektiren bir hazırlanma sürecini zorunlu kılmaktadır. Hal böyle olunca,alt tabakada yer alan sınıfların eğitim aracılığıyla orta sınıfa transfer umutları giderek olanaksızlaşmakta, üniversite eğitimi artık orta sınıfın yaşam tarzını korumasının temel koşuluna dönüşmektedir. Açık toplumsal tabakalaşma sistemi içine gizlenen yarı kapalı toplumsal tabakalaşma sistemi kendini sezdirmeden yerleştirmekte, söylenenlerle yaşananın ötüşmesi giderek ortadan kalkmaktadır.

Dünyanın hiçbir yerinde bizdeki lise düzeyini bitirmiş her öğrenci elini kolunu sallayarak üniversite eğitiminin yolunu tutamaz. Her toplumun kendi sosyo-ekonomik özelliklerince biçimlendirdiği bir seçme yöntemi vardır ve üniversite eğitimi alabilecek kapasiteyi diğerlerinden ayırır. Bu da yetmez üniversite eğitimi alabilecekleri de gidecekleri okulların karakteri açısından da ayırır . Pek çok modern ülkede bu ayırma işlemi , öğrencinin eğitim yaşamına başladığı andan itibaren belli aşamalarda gerçekleşen ölçme araçlarıyla yapılır . Bizdeki gibi ilköğretim ve örtaöğretimin son yılında genel ve büyük bir sınav yaparak, sözkonusu ayrımı yapan toplum yok denecek kadar azdır . Anvak unutmamak gerekir ki , her toplum kendi sosyo-ekonomik dinamikleri ölçüsünde bir eğitim sistemi kullanabilir. Genç nüfusun çok yoğun olduğu, ekonomik kaynakları sınırlı ve eğitim yatırımlarına çok az bütçe ayırabilen toplumlarda başka türlüsü pek olanaklı görülmüyor.

Bu nedenle her yıl binlerce çocuk ve genç OKS ve ÖSS denilen sınavlarla geleceklerini garanti altına almaya çalışırlar. Ancak eğitim kurumlarında aldıkları eğitim bu sınavlarda destek almadan başarılı olmalarına izin vermediği için ,belli bir ekonomik kaynak ayırarak dışardan destek arayışına girerler. Bu noktada ise özel dershaneler,özel dersler , test ve soru bankaları ve giderek yan yardıma ayıracak ciddi bir kaynak devreye girer. İşte bu gerçeklik, bir anda alt sınıfın, orta sınıfa geçiş hayalini ortadan kaldırmış, lt sınıftan gelen bir öğrencinin eğitim aracılıyla orta sınıfa geçişi bir hayale dönüşmüştür. Kulağa hoş gelen ve alt sınıflara umut olan “ fırsat eşitliği ” kavramı içi boşalmış, sadece dillerde sakız bir kavrama dönüşmüştür. İçi boşaltılmış kavramlara tutunarak yaşamaya devam eden insanlar ,durumun yarı farkında yarı farkında olmadan umut etmeyi sürdürmektedirler .

Peki ne yapmalı ?

Buyrun ,önerilerinizi duymaya can atıyorum ...

Figen...

Hiç yorum yok: